Milli Eğitim Bakanlığı Onaylı
Nasıl ki yemek yemek, su içmek insanın birincil ihtiyaçlarından ise, müzik de insanoğlunun varoluşundan bu yana temel bir ihtiyacı olmuştur. Müzik ilk çağlardan bu yana, sevinçte, hüzünde, kalabalıkta ya da yalnızlıkta, yaşamın her anında varlığını göstermiştir. İlkel kabilelerdeki tamtamlarda, dini ayinlerdeki ilahilerde, çeşitli kültürlerin ağıtlarında, doğumlarda, düğünlerde, ölümlerde, savaşlarda, marşlarda, türkülerde… Kısacası, yaşamın her evresinde…
İlk çağlarda taşların, hayvan kemiklerinin ve boynuzlarının birbirine vurulmasıyla elde edilen ses ile başlayan enstrümanların yolculuğu yıllar geçtikçe günümüzdeki son formlarına doğru evrilmiştir.
Müzik insan beyninin birçok fonksiyonunu bir arada kullanan az sayıda faaliyetten biri olması sebebiyle özellikle nörolog ve nöropsikologların araştırma konusu olmuştur. Araştırma sonuçlarında erken yaşta müzik dinlemeye başlayan, hele de müzik aleti çalan çocukların zihinsel ve duygusal zekâlarında gelişme sağlandığı, el-göz koordinasyonunu dikkate değer ölçüde arttırdığı, ritim duygusunun gelişimiyle analitik düşünmeyi sağlayıp, akademik başarıyı arttırdığı kanıtlanmıştır.
Hemen hemen hepimiz rast gelmişizdir. Ebeveynlerin, çocuklarının daha zeki olması isteğinden hareketle, anne karnındaki bebeklere klasik batı müziği dinletilir. Buradaki asli durum, klasik batı müziğinde melodilerin oluşması için kullanılan notaların daha karmaşık ve çözümleme gerektiren cümlelerden oluşmasıdır.
Eğitim seviyesi yüksek olan ülkelerin uyguladıkları eğitim modellerinde (Finlandiya modeli gibi), akademik başarının arttırılmasının yoğunlaştırılmış bilim dersleri ile değil, daha çok sosyal ve sanatsal gelişimle sağlanabildiğini kanıtlanmışlardır. Bu ülkelerin ortalama ders içeriklerinin yaklaşık %40’ı bilim, %60’ı sosyal ve sanatsal çalışmalardan oluşmaktadır. Ülkemizde de bilinçli aileler çocuklarının akademik ve kişisel gelişim sürecinde, bilim derslerinin yanında sanatsal ve sosyal alanlarda da destekleme gayretinde bulunmaktadırlar.
Günümüz teknolojisinin baş döndürücü hızda gelişimi ile aileler çocuklarını internet ve bilgisayar oyunlarının kötü etkilerinden uzak tutabilmek için de müziğe yönelmeleri konusunda destekte bulunmaktadırlar. Ebeveynler çocuklarını erken yaşlarda müzik aleti ile tanıştırıp, bu yolda emek sarf ederek sağlıklı, özgüvenli, kültürlü nesiller yetiştirebilirler.
Uzmanlar gerek erken yaşta, gerekse orta ve geç yaşlarda başlanılan müzik enstrümanı eğitiminin beyin nöronlarında yarattığı elektriklenmeyle insan zihnini hep yenilediğini belirtmiştir. Alzeheimer ya da ruhsal ve sinirsel hastalıklar ve ayrıca öğrenme güçlüğü çekilen disleksi hastalıkları gibi çeşitli nörolojik rahatsızlıklara müziğin son derece iyi geldiğini çeşitli araştırmalarla saptamışlardır.
Müziğin tüm bu olumlu yönlerini anlattıktan sonra, bir müzik aleti çalabilmenin dışarıdan göründüğü gibi kolay bir iş olmadığının bilinmesi gerekir. Bir müzik aletini iyi çalabilmenin kişisel yeteneğin yanında, çok emek isteyen, sürekli pratik yapmayı gerektiren, sistematik bir çalışma ile uzun yıllar sonunda elde edebileceğimiz bir gelişim evresi olarak görmek doğru bir bakış açısı olacaktır. Buna rağmen her insan, yeteneği olsun/olmasın, sistematik bir çalışma ile bir müzik aleti çalabileceğini belirtmek de yerinde olacaktır.
Siz de bir müzik aleti çalmak istiyorsanız öncelikle ilgi duyduğunuz enstrümanı belirlemeniz gerekiyor. Hangisi size yakın geliyor? Bir piyano mu çalmak isterdiniz yoksa bir çello mu, bir flüt mü yoksa bateri mi? Buna karar verdikten sonra bir müzik aletleri çalma kursundan, ya da branşında uzman bir öğreticiden yardım alabilir ve müziğin sihirli dünyasında yolculuğa çıkabilirsiniz.
Bu süreçte akademik bir kariyer için kendinize hedef koyabileceğiniz gibi sadece hobi amaçlı, ruhsal dünyanıza katacağı zenginlik için bile bir müzik aleti çalabileceğinizi bilmek kulağa hoş geliyor değil mi? Peki neyi bekliyorsunuz? Siz de müziğin sihirli dünyasına katılsanıza.